Ukala Sözler

Yaşasak mı ölsek mi, karar vermek zor.

Yerime koyduklarının bir gün sana koyması dileğiyle eyvallah.

Birileri arkamdan atıp tutuyorsa hiç bozmam moralimi. Bilirim ki çok sağlam koymuşum.

Bir gecede yıkıldım oyun bitti serseri gönül kor ateşte yakıldım sevdam gitti serseri gönülsen sevmeyi bilmedin artık yetti serseri gönül faydasız ne yapsan da giden gitti serseri gönül.

Aldanma hayatın cilvelerine her şey bahane görünüşüm serseri ama gönlüm şahane.

Mademki hatırı yok bunca senenin, namı namert olsun geri dönenin.

Ya benim yanıma geldiğin gün gibi olursun ya da geldiğin gün gibi kaybolursun.

Fazla naz aşık usandırırmış bilmem gönlüm nasıl dayanmış belli ki deli gibi yanmış serseri serseri gönlüm.

Yalnızlığına iyi bak sahip çık, kaç kişinin emeği var onda kim bilir.

Keşke veteriner olsaydım, seni daha iyi anlardım.

Siz benim tellerime hangi notadan vuruyorsanız; ben o makamdan çalıp söylerim! Sıkıntı yok!

Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız.

Utanırım, söyleyemem yaşadığım yalnızlığı, kelimeler yetmiyor ki, bu mu sevda dedikleri.

Duy beni kalleş karanlık duy beni ey yalnızlık. Sabahı bir gelin türkü çığıracak kaval sesiyle, toylar kurulacak günün ilk güneşiyle ve yürekler tutuşacak, yürekler yanacak aşk ateşiyle.

Kaçan, giden balonlara el sallayın, nasıl olsa havaları sönünce geri inecekler!

Biz üç kişiydik; ben, keyfim ve kâhyası. Kâhya işi bıraktı, keyfim evden kaçtı. Ama biz hala üç kişiyiz. Ben, tepem ve tası…

Kimsenin ne yaşadığını ya da ne yaşattığını bilemezsiniz. O yüzden aptal ön yargılarınızı g. sokun.

Ne bir selam geldi, ne haber senden, unuttun sen beni yıllardan beri. Sakın aynı şeyi bekleme benden, ben hala aşığım, hala serseri.

Ben biraz deli biraz serseri her yanlış, her askım gibi. Ben biraz deli biraz serseri zalimliğim kaçmadı ki. Ben biraz deli biraz serseri, takmadan kimseleri, yaşarım aşkımı içimde.

Hani senin varlığın “Fifi” yokluğun da “Tın” ya. Benim varlığım “OLAY”, yokluğum “KOYAR”!

Otopsi istiyorum hayallerime, kurduğum düşler eceliyle ölmüş olamazlar!

Senin için savaşırdım ama verimsiz toprakları fethetmeye gerek yok.

Evet, anladık biliyoruz zaten, tipinizin gideri var ama karakterinizin ederi yok!

Dalımızı kıranın ağacını kökünden sökeriz.

Gece midir insanı hüzünlendiren, yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?

Seni unutmak mı? Ey sevgili içimdeki yangın sönüyor artık! Nasıl da kül oluyorsun bir bilsen, bir görsen.

Seni öyle cümleye sokarım ki “şerefsizim“ kelimesinde gizli özne olursun.

İdam mahkûmunun söz hakkı vardır, bari son arzumu sor da öyle git, arının çiçekte göz hakkı vardır, bir Buse için dur da öyle git.

Biz serseriyiz delikanlı takılır kral gibi sever severken saygıda kusur yapmayız.

Derdi olanın derdini dinleriz, dert çıkaranın derdi oluruz.

Biz serseri delikanlıyız aksamları çorbamızı içeriz sabahları hayat derdine düşeriz.

Sen istediğin kadar kalbimi kır; bende gözyaşı tükenmez güzelim!

Meşhurdur benim kafası güzel sevmelerim, sen yeter ki gidiyorum de bileti ben keserim!

Ne demiştim? Benim sözlere inancım yok, ama sağlam inanmış gibi yaparım.

Delilik öyle kolay olmuyor. Ben yıllarımı verdim.

Üç gram beyni üç adet de beyim hücresi var. Onu da bana laf sokmaya çalışırken öldürüyor. Yapma kuzum tasarruf et biraz.

Sofular haram demişler, bu aşkın şarabına. Ben doldurur ben içerim, günah benim kime ne!

Yaradan’a sitem etme günahkâr olursun her güzele gönül verme isyankâr olursun.

Cevap yazmasın ukala olursun, yazarsın g.tü başı ayrı oynar. Ben ukala olmayı tercih ediyorum, kimsenin g.t baş ayarıyla uğraşamam.

Ben öyle bir zerreyim ki, bütün aleme isyan etmişim! Havaya, toprağa isyan etmişim! Ateşe, suya isyan etmişim! Altı yöne isyan etmişim! Beş duyuya isyan etmişim! Mevlâna