Ahmed Arif Sözleri

Sendeyim.com olarak 2025 yılında sizler için anlam dolu ve etkileyici Ahmed Arif Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu en yeni Ahmed Arif Sözleri ile duygularınızı en özel şekilde ifade edebilir, sevginizi kısa ama çarpıcı sözlerle dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook ve X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizin kalbini kazanabilir ve beğeni yağmuru alabilirsiniz. Sizler için aşağıda birbirinden güzel Ahmed Arif Sözleri 2025 sözlerini bir araya getirdik. Keyfini çıkarın!




Sen en güzel kızısın bütün galaksilerin bense tözüyüm artık akkor tözüyüm Prometheus’u yakan kara sevdanın.
Bir bilsen kimlere tasa, kedersin, anlar mısın, şaşırıp ağlar mısın ki? Bir bilsen kardeşlerim ne can çocuklar ve bilsen nasıl vurur beni bu duvar.
Art arda kaç zemheri, kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül gürül akan bir dünya. Bir ben uyumadım, kaç leylim bahar, hasretinden prangalar eskittim.
İçmek! Gözlerinde içmek ay ışığını. Varmak! Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani?
Beni, gözlerin götürür gözlerin aşkla, acıyla. Kuşatmışlar sesimi, soluğumu kesilmiş tuz ekmek payım vurgunum ve darda, gözaltındayım.
Ben garip, sen güzel, dünya umutlu.
Tutma gözyaşlarını onur da ağlar.
Gözlerinin pınarında bir bulut, boşandı boşanacak nerdeyse. Aklımdan geçenleri okuyorsun su gibi.
Terk etmedi sevdan beni, aç kaldım, susuz kaldım, hayın, karanlıktı gece. Can garip, can suskun, can paramparça. Ve ellerim, kelepçede, tütünsüz uykusuz kaldım, terk etmedi sevdan beni.
Sen ister dostum ol ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol. Sen bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. Senden başka hiçbir isteğim yok.
Seni anlatabilsem seni. Yokluğun, cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini.
Ölüm buyruğunu uyguladılar, mavi dağ dumanını ve uyur uyanık seher yelini kanlara buladılar.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası gözlerinden, gözlerinden öperim, bir umudum sende, anlıyor musun?
Bunlar, engerekler ve çıyanlardır, bunlar, aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları, tanı da büyü. Bu, namustur künyemize kazınmış, bu da sabır, ağulardan süzülmüş. Sarıl bunlara sarıl da büyü.
Maviye maviye çalar gözlerin, yangın mavisine rüzgârda asi, körsem, senden gayrısına yoksam, bozuksam, can benim, düş benim, ellere nesi? Hadi gel, ay karanlık.
Bir sevdadır böylesine yaşamak, tek başına ölüme bir soluk kala, tek başına zindanda yatarken bile, asla yalnız kalmamak.
Ve sen geçersin içimden. Bitmek bilmezsin.
Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna.
Namus işçisiyim yani yürek işçisi. Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş, ne salkım bir bakış resmin çekeyim, ne kınsız bir rüzgâr mısra dökeyim. Oy sevmişem ben seni.
Yankın yasak, aynalara. İnemem bahçende talan, tam, boş yanı bu, derim namussuzun, tam, bıçağım cehennem gibi güzelken, aklıma düşüyorsun ellerim arık.
Vurulmuşum, düşüm gecelerden kara, bir hayra yoranım çıkmaz. Canım alırlar ecelsiz, sığdıramam kitaplara. Şifre buyurmuş bir paşa, vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız…
Kanun! Bu da bir maskaralık, bir dümen. Kanun yalnız biz fukaralar için var. O da cezalandırırken sade!
Seviyorum mümkün değil; aranızda kurşun, yasak bölge var sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel kanunu yapanlar ihtiyar.
Hiçbir uğraş, hiçbir umut, seni düşünebilmek, seni anlayıp sevmek, yüzüne bakabilmek kadar dolu, anlamlı ve yaşanmaya değer olamaz.
Her dilediklerini yapsınlar. İsterlerse sinirlerimi, etlerimi, kemiklerimi, adımı, sanımı, cımbızlarla tek tek alsınlar. Unuttum, korkmayı sakınmayı. Seni alamazlar benden. Tılsım bu işte. Ayakta, fırtına gibi beni tutan bu…
Bu gözler, bir kere bile faka basmadı çığ bekleyen boğazların kıyametini karlı, yumuşacık hıyanetini uçurumların, önceden bilen gözleri. Çaresiz vurulacaktı, buyruk kesindi, gayrı gözlerini kör sürüngenler yüreğini leş kuşları yesindi.
Kaderimiz bir tuhafsa ömrümüzü dolu bir kadeh gibi sindire sindire içemediysek günahı boynumuza değil.
Dayan kitap ile dayan iş ile. Tırnak ile diş ile umut ile sevda ile düş ile dayan rüsva etme beni.
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık. Ve zehir, zıkkım cigaram. Gene bir cehennem var yastığımda, gel artık.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim. Sensiz boğazımdan geçmiyor.
Gene bir cehennem var yastığımda. Gel artık.
Mağlup mu desem mahcup mu ama ikisi de değil. Ben garip, sen güzel dünya umutlu öyle bir tuhafım bu akşamüstü sevgilim canavar götürür gibi iki yanım iki süngü…
Ne alnımızda bir ayıp, ne koltuk altında saklı haçımız. Biz bu halkı sevdik ve bu ülkeyi. İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz.
Leyla! Çaresizliğimden gayri hiç bir kabahatim yok benim.
Bir ben kaldım, ortasında kavganın, bir de karanfil yürekli çocuklar.
Ve nelere baskın gelmezdi ki, seni düşünmenin tadı.
Leylim leylim ayvalar, nar olanda sen bana yar olanda. Belalı başımıza dünyalar dar olanda.
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz rivayet sanılır belki, gül memeler değil domdom kurşunu paramparça ağzımdaki.
Gitmek, gözlerinde gitmek sürgüne Yatmak, gözlerinde yatmak zindanı gözlerin hani?
Salavat getirir dağ, dağ taburlar narlı bahçe üzere, kanlı bir akşam gelen elçi değil Azrail olsun, anam avradım olsun kaçarsam.
Canım benim, bilir misin? Canım dediğimde içimden canımın çıkıp sana doğru koştuğunu duyarım hep
Hakikatli dostun muydu, can koyduğun ustan mıydı, bir uyumaz hasmın mıydı, ooooof de bunlar olsun muydu? De be aslan karam, de yiğit karam, hangi kahpenin hançeri, saklı hançeri, yaranda?
Vurulsam kaybolsam derim, çırılçıplak, bir kavgada, erkekçe olsun isterim, dostluk da, düşmanlık da.
Seni sevmek felsefedir kusursuz. İmandır korkunç sabırlı. İp’in, kurşun’un rağmına, yürür, pervasız ve güzel.
Öyle yıkma kendini, öyle mahzun, öyle garip. Nerede olursan ol, içerde, dışarda, derste, sırada, yürü üstüne üstüne, tükür yüzüne celladın, fırsatçının, fesatçının, hayının.
Vurun ulan, vurun, ben kolay ölmem. Ocakta küllenmiş közüm, karnımda sözüm var halden bilene.
Sus, kimseler duymasın, duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu. Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Duymak, gözlerinde duymak üç ağaçları susmak, gözlerinde susmak, ustura gibi. Gözlerin hani?

Diğer Güzel Sözler Yazıları