Duygusal Aşk Sözleri

Sendeyim.com olarak 2025 yılında sizler için anlam dolu ve etkileyici Duygusal Aşk Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu en yeni Duygusal Aşk Sözleri ile duygularınızı en özel şekilde ifade edebilir, sevginizi kısa ama çarpıcı sözlerle dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook ve X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizin kalbini kazanabilir ve beğeni yağmuru alabilirsiniz. Sizler için aşağıda birbirinden güzel Duygusal Aşk Sözleri 2025 sözlerini bir araya getirdik. Keyfini çıkarın!




Benim sevgim kocaman bir okyanus olsa ne fayda. Sen yüzmeyi değil üzmeyi bildikten sonra.
Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirsen, ilk vazgeçtiği insan sen olursun.
Hayat yolunda çıplak ayakla dolaşma hayal kırıklarım ayağına batabilir.
Bir gün bir köşede sızıp kalırsam el tanımasa da sen tanır mısın? Sorsalar sana kim bu diye bakıp yaptığından utanır mısın?
Aslında suçum yok inanın bana hâkim bey ben de yakmak istemezdim bu şehri ama ne yapayım üşümüş sevdiğimin elleri.
Nedir sende ki bu sessizlik, yoksa çok mu koydu bensizlik.
Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım.
Herkes birbirine sığınıyor bu devirde. Aşk acıya, acı gözyaşına, ben sana, sen ona. Öyle işte.
Benim şiirlerim çay kokar, düşlerim sade sen. Demlikte nefesin, bardakta gamzen…
Kursak diye bir yer var. Heveslerim, hayallerim, sevdiklerim, dostluklarım. Hepsi orada.
Biliyorsun ben hangi şehirdeysem, yalnızlığın başkenti orası.
Havam bozulmaya başladı yine gözlerim de dolmaya. Sanırım içimde bir yerlere sen yağdı gece gece. Cemal Süreyya
Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana. Şeker değil istediğim yüreğini koy avuçlarıma.
Mutlu olmanı istesem de, bir başkasının senin içini ısıtacağını bilmek. Benim hep içimi üşütecek.
Özledim gözlerini, beş dakika uyan az. Çok değil, gözlerinin Kabe’sinde bir namaz.
Sefaletimin nedeni yok’sulluk değil, yoksun’luk.
Yum gözünü aç elini. Yüreğim senindir. İster cam kenarına koy güneş alsın. İster can kenarına koy hep sende kalsın.
Dört yanı hüzünle çevri yara parçasına ‘aşk’ denilirmiş. Yüreğimin coğrafyasına düşünce anladım.
Allah yol vermiş, yordam vermiş, iz vermiş. Niye gelmiyorsun?
Vazgeçilmezimdin bilirdim. Yokluğunda sen komasına girerdi bedenim.
Yabancı bir şarkı gibiyim, dinleyenim çok anlayanım az.
Ne diyordu şair; yıkıldı yolunu bekleyen şehir artık gelsen de bir gelmesen de bir!
Yağmurun en güzel tarafı bu herkes aynı derecede ıslanırken, ağlayanın gözyaşı belli olmuyor!
Senin, çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara bere içinde olsun dizlerim yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Belki de konuşuyordur gözlerin. Ama ben gözce bilmiyorum. Sessizce biliyorum. Usulca biliyorum. Masumca biliyorum.
Beynimde cevabı ölüm olan bir soru; aşk yalan ise, yüreğimdeki acı niye gerçek?
Ben hiç pazarlık etmedim duygularım için hele de sana ithaf olunanlar için. Yüreğim yettiğince sevdim yetmeyecekse yaklaşmadım bile.
Gidişinin hüznü gözlerimde, acısı yüreğimde kaldı. Gel de dindir bu ıstırabı.
Sevmek zor iş, ne maaşı var ne sigortası, bir ayrılığı var bir de gözyaşı.
Hangi veda cümlesinden bahsediyorsun sevgili? Sen gitmeye yeltendiğin andan itibaren ben vurdum “hoşça kal” ın sandalyesine tekmeyi.
Sen içinden de olsa seni seviyorum de, fazlasında gözüm yok. Kulaklarım çınlasın yeter…
Ben, istemem öyle, iki günlük sevgili yüreğin varsa, bir ömür sev beni.
Bazen, gözlerinin tanımadığını yüreğin tanır. Histen köprüler kurarsın, mesafeler utanır.
İnsan gerçekten tamamen unutamıyor eskiyi. Mutlaka taşıyorsun yanında ona dair bir şeyi. Aklında adını, kıçında yediğin tekmeyi!
Ben özgürlüğüne düşkün bir insanım ama kapatırsan beni sol göğsünün kafesine sesimi bile çıkarmayacağım.
Kalbime saray inşa etmeye çalışman çok güzel bir davranış. Ama keşke temeli atıp derince kazdıktan sonra bırakıp gitmeseydin.
Hayatın matematiğinin farklı olduğu hep sonradan anlaşılıyor. Ve anlıyor ki insan değer vermek yalnızca matematikte işe yarıyor.
Keşke tanımasaydım demiyorum ama keşke tanıdığım gibi kalsaydı dediklerim var.
Ateşim sen ol yanması benden kaderim sen ol çekmesi benden kurşunum sen ol sıkması benden Azrail’im sen ol ölmesi benden.
Ben sadece kışın karpuzu, yazın portakalı özlerdim. Şimdi bir de sen çıktın başıma.
Gelmeyeceğini bile bile beklemek saflık değil, aşktır.
Siz hiç yar saçının bir telinden, kendinize gurbet yaptınız mı?
Öyle sevdim ki seni, kime anlattıysam yerinde olmak istedi.
Gittin mi büyük gideceksin! Ayrılık bile gurur duyacak seninle. Can Yücel
Boğazıma takıldı sevdan. 3 kere sırtıma vur helal de; alışık değilim harama, ondan olacak herhalde.
Nedir bilemiyorum; sana bakınca kendimi görüyorum sana gelirken kendimden gidiyorum ve senden giderken kendime gelemiyorum.
Aynada gördüğüm yüzün dudağı gam gözleri hüzün. Ben geceye hapsolmuşum adı var kendi yok gün düzün.
Birinin gözyaşlarına sebebiyet vermişsen oturup sende ağlamalısın bunun vebalinin yükünü nasıl ödeyeceğine!
Dışarıya yağmur. Yüreğime hasret. Fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.
Sığmadın içime sevgili, bu yürek, bu şehir ve özünü bulduğun şu garip sevda sana dar geldi.
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet senden habersiz aldığım her nefesten…
Gülmek için mutlu olmayı bekleme belki de mutluluk gülüşünde saklıdır sakın gülmekten vazgeçme senin bir gülüşün için yaşayan vardır.
Belki kurduğumuz hayaller biter diye düşlerde bir sen biriktirdim yüreğime.
Bu sabah mavi bulutları avucuna mutlulukları gönlüne ve sevgimi usulca kalbine bırakıyorum.
Hasretini söküp atmaya kalksam kendimden; yorgun ellerimle ne kadar uzağa fırlatabilirim ki?
Ve bazen unutmak için uyumak gerekir, rüyaları hesaba katmadan.
Şimdi kelebeğin kanatlarında yazılı adın, dokunsan silinecek; dokunmasan ölecek.
Ne kazandığını bilmiyorum ama umarım beni kaybettiğine değmiştir.
Başıma bela olduğun günden beri hep söylerim, Allah belamı versin!
Yüzüme okunmuş bir dua gibisin sevgilim. Çok şükür bugün de aşığım sana.
Duygular asla eceliyle ölmez, mutlaka bir katili vardır.
Senin gülüşün cennetten atılan bir ekmek kırıntısı gibi! Ben ise bir serçe gibi karın tokluğuna seviyorum seni.
Sana verebileceğim beyaz sayfalarım yok! Her yanımı seninle karaladım ben.
Öyle bir “yar” sev ki evladım; elinde su tasıyla iftarı bekleyen oruçlu gibi seni beklesin. Mevlâna
Aşk oda sıcaklığına göre maddenin üç halini de alabilir. Bağırıp küfrederken katıdır öpüp kokladığınız da sıvıya dönüşürken kapıyı çarpıp çıktığınızda ise buharlaşır.
Bitti diye ağlamayın, oldu diye gülümseyin.
Eğer beni bu sokakta bu semtte bu şehirde bulamazsan sevgilim bil ki ben gözlerinin daldığı yerdeyim.
Ülkenin farklı şehirleriydik. Ben sürgün yeri sen başkent. İsyan sende başlardı cezasını çekmek bana kalırdı.
Çocukken hiç oyuncağın olmadı mı senin? Neden bu kadar çok oynuyorsun hayallerimle?
Bakmayın öyle tabii ki de ağlamıyorum, giden sevgilinin ardından su döküyorum.
Gel birbirimize hayat olalım. Ayrılırsak hayatını kaybetti desinler.
Aşık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni demiştim sen de öyle sevdin. Bu aşkın Habil’i ben oldum Kabil’i sen!
Benden su katılmamış şiirler istiyorsun. Kalem mi yazıyor sandın? Ben harfleri denizlerden söküp tek tek, gözlerimden süzüyorum. Göremiyorsun.
Bazen diyorum ki kendime… Ne çok değer vermişim değersizlere.

Diğer Güzel Sözler Yazıları