Heyecanlandıran Sözler

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.

Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum. Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Az zamana çok şey sığdırmamız gerekiyordu. Ben de sadece gözlerinin içine bakıp sustum. Sen duydun mu, sustukları mı?

Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum; fakat asla ümitsizliği değil.

Tek pişmanlığım kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır.

Hayatımda edindiğim en büyük bilgi şudur: kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, kimse yardım edemez…

Mükemmel kişiyi aramaktan vazgeç. Tek ihtiyacın olan sana sahip olduğu için şanslı olduğunu düşünen biridir.

Allah seni özgür yaratmışken başkasının kölesi olma.

Adam gibi sevenin aldığı ödüldür yalnızlık.

Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın.

İnsanı en çok üzen şey; ummadıkları kişiler adam olurken, adam sandıklarının insan bile olamamış olmasıdır.

Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin neler dururken, sen neyi seçtin!

Bazen gerçek duymaya ihtiyacımız olan son şeydir.

Kalbe kan pompalamaktan başka görev verince saçmalıyor.

Ölmek sorun değil de hani bir gün mezarıma gelirsin de kalkıp sarılamamak koyar bana.

Salak! Hala kalkmış soranlara ‘ben ayrıldım’ dersin diyor. Öldürdüğü yetmiyor ya, bir de intihar süsü vermeye çalışıyor.

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Kalbini kırıyor diye üzülme! Belki de hak etmediği yerden çıkmaya çalışıyordur.

Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir.

Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde; sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır.

Beni heyecanlandıran ve bana ilhan veren biriyle birlikte olmak isterim. Blake Lively

Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.

Geçer elbet efendim. Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer ama mutlaka geçer…

İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır.

Gidiyorum hayatından, gözlerinin buğusunu, yüreğinin kokusunu aldım gidiyorum.

Aşkları da ayakkabılarınız kadar itinayla seçmezseniz, tıpkı ayağınızda olduğu gibi yüreğinizde de nasır oluşabilir.

Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu.

Sen gittin artık yoksun ve boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki.

Baktım sana kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim. Kısacası artık ben sana “hiçbir şey” değilim.

Sesini hatırlamıyorum bile ama söyledikleri hala aklımda.

Beni sev ya da benden nefret et, ikisi de benim yararıma; seversen hep kalbinde olurum, nefret edersen hep aklında.

Bir yandan hiç hatırlamamak üzere unutmak istersin, bir yandan da bu dünyada seni ondan başkasının mutlu edemeyeceğini bilirsin.

Üstüne basarak söylemiştim seni seviyorum diye. Sen ise üstüme basa basa gitmeyi tercih ettin.

Öleceğiz bir gün, gömecekler. Bir kaç gün övecekler, sonra kalan malını bölecekler. Hatta memnun kalmayıp üstüne birde sövecekler.

İnsanları gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara.

Unutamadığın kişi, daima senden uzakta olandır.

Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz.

Ne zaman pişman olursun biliyor musun? Yarım bıraktığını, başkası tamamladığında.